On yıl geriye gittiğimizde, geliştirilen uygulamaların standart bir sunucu üzerinde çalıştığını hatırlıyoruz. Bu dönemde her yeni yazılım, yeni bir donanım ihtiyacı demekti. Uygulamalar arttıkça daha fazla işlemci, daha fazla RAM bellek, nihayetinde daha fazla sunucuya ihtiyaç duyuluyordu. Bu sunucuların fiziksel olarak barındırılması, yönetilmesi ve donanımların güncellenmesi şirketler için kısa sürede önemli bir iş kalemi halini aldı.

Tam bu noktada hayatımıza sanallaştırma girdi. Donanım teknolojilerinin hızlı gelişimi sonucu, yazılımlar hipervizörler aracılığıyla yönetilen sanal makinelerde çalıştırılmaya başlandı. Maliyet ve verimlilik açısından büyük avantaj sağlayan sanallaştırma teknolojileri, yaşanan uygulama sayısı artışı ve beraberinde ortaya çıkan büyük veri patlamasıyla beklenenden çok daha fazla kaynağa ihtiyaç duyulmasına sebep oldu.   Bu durum da altyapı yönetimi için yenilikçi bir yaklaşımı beraberinde getirdi.

İşin donanımla ilgili kısmı çözülmüştü. Ancak kullanıcı deneyimini iyileştirmeye halen ihtiyaç vardı. Sistem yöneticilerinin yanı sıra geliştiriciler ve kullanıcılar için de talebe dayalı (on-demand) çözüm sağlayacak ve sık yapılan işlemleri otomasyona alacak bir çözüm şarttı.

Beş yıl geriye gittiğimizde Rackspace’i, NASA ile işbirliği yaparak ister aynı veri merkezinde olsun, isterse farklı lokasyonlarda bulunsun tüm bu hipervizörleri bir kaynak havuzu mantığıyla tek noktadan yöneten OpenStack bulut plaformunu geliştirirken görürüz. Bulut üzerindeki bir açık kaynak işletim sistemi olan OpenStack ile hedeflenen, her büyüklükte kurum için endüstri standardındaki donanımlar üzerinde çalışan bulut servislerini geliştirme ve sunma imkânı tanımaktı. Böylece özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler, büyüyüp daha fazla kaynağa, depolamaya ve performansa ihtiyaç duyduklarında kolayca ölçeklendirme yapabilecekleri bir sisteme kavuştu.

“Bulut bilişimin Linux’u” olarak da bilinen OpenStack, IaaS (Infrastructure As a Service – Altyapının Servis olarak Sunulması) modeliyle kurumların bulut üzerinde altyapı ihtiyacını karşılayan lider oyuncular arasında yer almaktadır. Apache lisansı altında yayınlanan açık kaynak bileşenler, teknoloji dünyasının devleri tarafından kısa sürede benimsenmiş ve dünya genelinde binlerce geliştiricinin ortak çalışmalarıyla günden güne geliştirilmiştir. OpenStack,  tıpkı bulut bilişimin kendisi gibi bugün de aynı hızla gelişmeye devam etmektedir.

KOBİ ve startupların kuruluş veya dijital dönüşüm aşamasında temel ihtiyaçlarından birini de ölçeklendirme oluşturmaktadır. Şirketlerin, ilk yatırım maliyetleri düşük, ancak gelecekte büyüyen iş hacmine ayak uydurabilecek bir bulut altyapısı arayışında olduğunu biliyoruz. Bu yüzden SkyAtlas altyapısı, ölçekleme ve yönetme ihtiyacınızı en iyi biçimde karşılayacak olan ve eBay, HP gibi lider şirketlerin de kullandığı bulut yönetim platformu OpenStack üzerinde geliştirilmiştir.

OpenStack’in güçlü ekosistemi ve SkyAtlas’ın uzman mühendislerince geliştirilen altyapı, işletmelerin Bilgi Teknolojileri (BT)  süreçlerini güvenle yönetebilecekleri bir platformdur.

Türkiye’de Openstack platformunu ilk ve tek kullanan  “gerçek” bulut sağlayıcısı SkyAtlas olarak, sanal sunucu kiralamanın oldukça ötesine geçerek müşterilerine sunucu, depolama, yedekleme, ağ ve güvenlik altyapılarında benzersiz olanaklar sunuyoruz. Tamamı Türkiye’de bulunan veri merkezlerimizde Türkçe konuşan, 7/24 ulaşabileceğiniz uzman mühendislerimizle sizin ihtiyaçlarınıza özel olarak çalışıyoruz.

Kullandığınız kadar ödeyeceğiniz, kolay yönetilen ve esnek bir bulut deneyimi için hemen SkyAtlas çözümlerine göz atın.